Bir Şekilde Sürekli Yalnız Kalan İnsan Modu
Selam,
Size biraz kendimden bahsetmeye geldim.
Nasıl oluyorsa her seferinde bir döngüye sıkışıp kalıyorum ve biliyorum ki yalnız değilim. Zaten yalnız olsaydım dünyada her yıl binlerce insan depresyonda olmazdı.
Bu depresyonda olduğum anlamına gelmiyor ama. Sadece çıkış yolunu ararken yoruldum.
Sanki çemberin çizgileri ben hareket ettikçe benimle birlikte dönüyor ve ben o iki noktanın birleştiği çıkışı kaçırıyorum.
Nasıl oluyorsa olaylar birbiri ardına sıralanıyor ve bakmışız ki yine yalnızım, ve belki de sende yalnızsın. Sana destek olacağına dair umutlandırmış insanlar yok olmuşlar, hatta kendileri itiraf etmişler bunu.
Öyle bir yer gelmiş ki zaman ve mekan, nasıl uyum içinde olmuşsa olmuş ve ezelden beri yanında sandıkların seni ilk bırakanlar olmuş. İçini dökmek olarak adlandırıp dillendirdiklerin dikenli yollar olmuş sana.
Böyle bir şey işte her seferinde umutlarını derin sulara atmak. Balık oltası atıyormuşsun gibi savurmak ama balık avlayamamak.
Şurada bir anlaşalım, hepimizin kafası çalışıyor stratejiye. Ama günlük hayatta da, mesela arkadaşlarınla otururken de mi stratejik konuşmalısın? Geleceğimizi bu kadar önemsemeli miyiz acaba? Yollar zaten baştan çizilmişken yaptığın stratejiler seni gerçekten taşır mı ki istediğin yere? Yoksa eninde sonunda sende mi yalnız kalırsın? Başladığın çizgiye geri dönersin belki de.
Yoksa hep başkasının kazandığı, senin yalnızca başlangıç seviyesinde takılı kaldığın oyunlar mı olur yollar?
Benimkisi biraz aptallık, biliyorum. Elimden geleni yaparsam diyorum ki karşılığını alacağım. Eninde sonunda bana dönecek, diyorum.
Belki şans, belki kader.
İnsanlara hain olarak bakmıyorum, aslında onlara güvenmeye çalıştıkça bende başladığım çizgiye geri dönüyorum.
Böyle durumlarda da parayı verip derdini bilene, dinleyene, profesyonele anlatmak gerekiyor galiba. En azından onun sana zarar vermeyeceğini biliyorsun çünkü parasıyla değil mi kardeşim?
Umarım yakın zamanda görüşürüz,
-d
Size biraz kendimden bahsetmeye geldim.
Nasıl oluyorsa her seferinde bir döngüye sıkışıp kalıyorum ve biliyorum ki yalnız değilim. Zaten yalnız olsaydım dünyada her yıl binlerce insan depresyonda olmazdı.
Bu depresyonda olduğum anlamına gelmiyor ama. Sadece çıkış yolunu ararken yoruldum.
Sanki çemberin çizgileri ben hareket ettikçe benimle birlikte dönüyor ve ben o iki noktanın birleştiği çıkışı kaçırıyorum.
Nasıl oluyorsa olaylar birbiri ardına sıralanıyor ve bakmışız ki yine yalnızım, ve belki de sende yalnızsın. Sana destek olacağına dair umutlandırmış insanlar yok olmuşlar, hatta kendileri itiraf etmişler bunu.
Öyle bir yer gelmiş ki zaman ve mekan, nasıl uyum içinde olmuşsa olmuş ve ezelden beri yanında sandıkların seni ilk bırakanlar olmuş. İçini dökmek olarak adlandırıp dillendirdiklerin dikenli yollar olmuş sana.
Böyle bir şey işte her seferinde umutlarını derin sulara atmak. Balık oltası atıyormuşsun gibi savurmak ama balık avlayamamak.
Şurada bir anlaşalım, hepimizin kafası çalışıyor stratejiye. Ama günlük hayatta da, mesela arkadaşlarınla otururken de mi stratejik konuşmalısın? Geleceğimizi bu kadar önemsemeli miyiz acaba? Yollar zaten baştan çizilmişken yaptığın stratejiler seni gerçekten taşır mı ki istediğin yere? Yoksa eninde sonunda sende mi yalnız kalırsın? Başladığın çizgiye geri dönersin belki de.
Yoksa hep başkasının kazandığı, senin yalnızca başlangıç seviyesinde takılı kaldığın oyunlar mı olur yollar?
Benimkisi biraz aptallık, biliyorum. Elimden geleni yaparsam diyorum ki karşılığını alacağım. Eninde sonunda bana dönecek, diyorum.
Belki şans, belki kader.
İnsanlara hain olarak bakmıyorum, aslında onlara güvenmeye çalıştıkça bende başladığım çizgiye geri dönüyorum.
Böyle durumlarda da parayı verip derdini bilene, dinleyene, profesyonele anlatmak gerekiyor galiba. En azından onun sana zarar vermeyeceğini biliyorsun çünkü parasıyla değil mi kardeşim?
Umarım yakın zamanda görüşürüz,
-d
Hiç yorum yok: